Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği - Ecosystem Protection and Nature Lovers Association (EKODOSD) Paylaşımı;
Büyük kentlerin insanları yaşamını beton ve metal yığınları arasında
geçirip, gürültüyle, stresle ve dayanılmaz trafiğin çileleriyle bir hayat sürmektedir. Bu insanların hayallerinde huzur dolu bir doğayla bütünleşmek, tarihin gizemli sırlarını öğrenmek, yaz sıcağının bunaltıcı atmosferinden kurtulup tertemiz denizlerde kulaç atmak vardır. Bu hayallerin gerçekleşeceği, güzelliklerin keşfedileceği, doğa ve tarihle iç içe huzur dolu bir cennetin rotasıdır Kuşadası. Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinin başında gelen Kuşadası, ağırladığı tüm misafirlere geniş olanaklar sunarken, çevresindeki doğa alanlarıyla konukların içindeki keşfetmek duygusunu açığa çıkarır.
Sıcak ve boğucu yaz aylarında doğada yürümek ve doğanın gizemli güzelliklerini görebilmek bunaltıcı gelir insana. Ancak öyle bir yer vardır ki, içine girildiğinde doğanın tüm haşmetli güzellikleri sereserpe göz önüne serilir ve Türkiye’nin en temiz oksijen depolarından biriyle karşılaşılır.
Tarihin babası Heredot buraya geldiğinde, Panionion’da toplanan İonlardan bahsederken “kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimde kurmuşlardır” dediği yer, antik adı Mykale olan Samson Dağları’dır.
Gelen misafirler Kuşadası’nda konaklayarak, 20 dk. Uzaklıktaki doğanın içine girip, harika güzellikleri keşfetmenin hazzını yaşar.
Çoğu zaman bitki ve ağaçların birbirine girdiği doğal tünellerden geçerken güneşi görmek zorlaşır. Yaz sıcağının bunaltıcı etkisinden uzak bir şekilde yürümenin keyfi yaşanır.
Amazon ormanlarını andıran bitki topluluklarının kardeşçe yaşadığı bu coğrafyada zamanın nasıl geçtiğinin farkına varılmaz.
Doğaya çıkan her gezginin en önemli ihtiyacı olan su, bu coğrafyanın her yerinde bulunur. Mykale’nin derinliklerinden gelen su o kadar soğuktur ki altında 2 dk. Durmak mümkün değildir.
Kentlerin yoğun gürültüsü altında bunalan insanlar, doğanın sessizliği içinde huzur bulacaklar, duyacakları çan sesleri de müzik gibi gelecektir.
Zengin biyolojik çeşitlilik içeren bu doğa alanının içinde karşılaşılan tarihsel miraslar incelenecek ve dönem insanlarının ilginç yaşamları merak edilecektir.
Yüzlerce metre yukarıdan görülen yerleşimlerin neresi olduğu tahminleri yapılacaktır.
Doğanın tüm haşmetli güzellikleri içinde tarihe tanıklık eden ağaçları dokunmanın hazzı ve mutluluğu yaşanacaktır.
Olukludere Kanyonu’nun zengin bitki örtüsü içindeki parkurun sonunda, bir başka cennet karşılayacaktır misafirleri.
Zengin doğal, kültürel ve arkeolojik kaynakları ile önemli doğa, bitki, kuş ve memeli alanı olan, Akdeniz’de en iyi korunmuş maki topluluklarını bünyesinde barındıran Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’dır burası.
Başka hiçbir yerde insanlara bu kadar yaklaşmayan yaban hayvanlarını izlemek, misafirlere büyük bir heyecan verecektir.
Finalde beklenen en önemli sürpriz, Türkiye’nin en temiz kıyılarına sahip, tüm yorgunluğun atılabileceği pırıl pırıl deniz olacaktır. Yerli yabancı binlerce insanın huzur bulduğu, temiz hava aldığı, hem dinlendiği hem kulaç attığı Kuşadası Milli Parkı’nda, tüm güzellikleri görmenin keyfi yaşanacaktır.
Adını Yunan Mitolojisinin en güçlü ve önemli tanrısı Zeus’tan alan mağaranın ilginç özellikleri heyecanla izlenecektir.
Türkiye’de organik tarımın en iyi yapıldığı yerlerden biri olan ve ekoturizm-tarım örnek hizmeti veren Değirmen restoranı ve çiftliği gezilebilecek ve Dünyadaki önemli müzeler arasında yer alan Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi’nde zamana yolculuk yapılacaktır.
Misafirler unutulmaz günler geçireceği Kuşadası’nda ki güzel anılarını, bir an önce dostlarına götürmenin mutluluğuyla ayrılacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder