Kuşadası benim sayfamızın bir gün ara ile yayınlayacağı; 4 bölümlük kurmaca gerilim hikayesi...
4.bap
Kızın dairesine girmişlerdi. Her sabah kahvaltı yapmak için kullandığı tek kişilik masanın sandalyesine, ellerinden ve ayaklarından bağlanmıştı kız. Ağzını da koli bandıyla bantlamıştı. Tıpkı filmlerdeki gibi ama bu mini televizyonunun karşısında ki ikili koltuğuna uzanıp izleyebileceği bir film değildi. Bu gerçek hayattı. Onun gerçek hayatı. Adam haftalardır kızı izliyordu. Söz konusu olan işi ise her şeyini en ince ayrıntısına kadar düşünür, planlar ve öyle hareket ederdi. İşini şansa bırakmazdı. Bu işte de diğer işlerinde olduğu gibi her şey onun kontrolündeydi. Kurbanla ilgili her şeyi bilmek zorundaydı. Önce kurbanını seçer, kiminle görüşüyor, kimlerle geziyor, nerelere gidiyor, nerde, ne yiyor her şeyi öğrenirdi. Kuşadası’nda ki ilk kurbanını haftalar önce seçmişti.
Genellikle yalnız yaşan kadınları tercih ediyordu. Onlara ulaşmak onlarla yaklaşmak daha kolay oluyordu çünkü. Kız bir mali müşavirin yanında çalışıyordu. Aldığı para kirasını ödemeye, aylık giderlerini karşılamaya yetiyordu. Bazı gecelerde dışarı çıkar, arkadaşlarıyla oturup konuşurlar, günün dedikodusunu yaparlar, bir iki kadeh bir şeyler içerlerdi. Limiti en fazla üç tane ellilik biraydı. Bu gece de öyle yapmıştı üç tane ellilik içmiş ve çok geç olduğu bahane edip eve gitmek için masadan kalkmıştı. Arkadaşları: ‘ biraz daha oturalım sonra hep birlikte kalkarız, seni de arabayla evine kadar bırakırız’ demişlerdi ama Zeynep onları dinlememişti. Keşke dinleseydi. Zeynep Işıl. Adam dersine çalışmıştı. Zeynep ışıl. 25 yaşında. Mavi gözlü, beyaz tenli, kumral bir kızdı. Çok güzel değildi ama bir çekiciliği vardı kızın. Mavi gözlüydü bir kere ve bu yüzden bulunduğu her ortamda hemcinsleri arasında seçiliyor, erkekler ilk önce onunla ilgileniyordu. Ama adamımız için bunların hiçbir önemi yoktu. O işini yapıyordu ve bu seferde işini yapacaktı. Kurban güzel ya da çirkin, masum ya da günahkâr hiç önemli değildi. O sadece kurbandı. Adam çantasından bir bıçak çıkardı. Daireye girerken yaktığı koridorun ışı bıçağın üzerine düşüyordu. Kızın terden ıslanmış saçları anlına yapışmış, gözlerinin önüne geliyor, kızını görmesini engelliyordu. Adamın tek bir hareketiyle bıçağın üzerine düşen ışık yerini Zeynep’in kanına bırakmıştı. Boynunda açılan derin kesikten hızla sızan kan, terle karışıp kızın vücudundan akmaya başladı. Önce elbisesinin arasından göğüslerine sonra yavaşça karnına ve bacaklarına doğru ilerleyen kan en sonunda; anne ve babasının Zeynep’e ev hediyesi olarak aldıkları halının üzerinde birikmeye başladı. Bu adam kimdi ve Zeynep’i neden öldürmüştü. Böyle bir adamın Kuşadası’nda ne işi vardı?
src="http://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js">
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder